24 Kasım 2007 Cumartesi

DOST


Boyası dökülmüş bir mezbelelik bu sözler
Bir saatten sonra acısı çıkan zehir tereyağ
Şifacı otursun beklesin başını kütük üstü
Sonu görülmeyecek bir rüya yaksın göğünü
Bir nefeslik hayat misali bir candır taşıdığın
Tek sıkımlık tetik gibi elinde hayata insafın
Bahara erdirmez zemheriye vurgun gününü
Otağ bozdurur yemin bozan kırık dillerini
Söz susar sanma, sür git zaman günü değil bu gün
Bir el tutar bu saatten sonra üşüyen ellerimi

Kim olsa, gam olmaz ki yeter ki kıymet bilsin
Öylede hoş gelir böylesi de hoş tutar sevgimi
Surat ederse hayat dediğin kavanoz dipli
Unutma sıcak suya batırıp çıkartacaksın
Kapak elinde kalacak belki düşürüp kıracaksın
Tasa uğratma yine de bu bahara har vurmaz
Yolun bu yana uğrasa da yolum yoluna uğramaz

Sus ki molladan saysınlar bu vakit dar vakit
Çek kalemi bir taze gelinin gözlerine sürmele
Ellerinle bir yaşmağı ser önüne ‘ben’ niyetine
Ezdirmedim kimseye, kendime de ezdirmeyeyim diye…

Sıksan canı ceremesi yok ki neylim kan çıkmaz
Kana kansa amelin bu kumaştan sana dost olmaz…

Hiç yorum yok: