Büyüttüğüm bir çığlık hıçkırığa çevirdi günü
Dün ne idiysem bugün de aynı servetin tek varisiyim
Hüzün sultanlığının beli bükük tekçe odunu
Her tercih yapılacağında sona saklanan
Acısını gizleyebildiği için hep cezaya kalan
Tek ayak üstü, koca ceviz
Toprağının dibini eşeleyenler sanki melek
Hepi topu bir kaç kök, gömü bulacaklar mübarek
Birde dallarını öpmeye niyetli sisine yere veren gök
Kahpe yalanların yalağı olma koca gövdenle
Yol ver gitsin kurda kuşa, girsinler sağlam bedenine
Be hey koca ceviz başını eğme
Bir gelin ümidini kessin senden kulplu sandıkta
Bir yetim boynunu büksün aynası kırılmış beşikte
Bir yolcu da yatmayı versin geniş geniş gölgende
Verme bilenmiş çeliğe yalak olacaksa naşın
Varsın Zülfikar yansın yanağından öpmeye
Koca cevizim sen başını düşürme
Bırak yaprağını sal kederi döşüme
İnceldiği yerden kopacak bir sicim değil mi
Gelin teli dediğin duvağından beline
İnmedikçe yarmıdır beline dolanacağın yar
İmrendiğin kadar yüksekte midir bu yar
Düşüne sakla yine ve yeniden üç noktalı harları
Yanmak kanmaksa madem ki bir ay aşığına
Yan ki yanmayı görsün kâinat denilenin yıldızları
Bozulsun büyü denen lanet, bir baykuş çığlığında
Rüzgârını ele vursan da dallarını yere verme
Feda ol yangınında Anka gibi dünya denen illetliye…
Yan ki yanmanın harı aşkının üzerine sinsin
İlletli bir dünya cisminde silinsin…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder