Çingene kadının ruhunu
Savurdum damarlarımdan
Bir sahil akşamı…
Raksın sarhoş eden çığlığıyla
Yakamozlar çıldırdığında
Kumlar öptü beyaz topuklarını
Ağladım…
Sen dönerken ay zamanı
Deli gömleğimin kollarını sıvadım
Dalgalar, kan sıçrattı gözlerime
Şafak attı atacak
Çingene kadın raksında
Aşka nazire kıvrılacak
Buz kesecek parmaklarım
Sonra ensemde ölümün soğuk dudağı
Ürperti saracak belimi
Sen geleceksin hatırıma
Yalnızca sen
Ay parlayacak
Çingene kadının yüzünde
Gözleri sen olacak
Baktığında kıvılcım
Yumduğunda ölüm
Dudağımın kıyılarındaki tadın
Dalganla kaybolacak
Deniz, çingene kadın
Aklımı çarmıha geren adın…
Ve gün doğacak önce begonvillere
Ellerimdeki son gece
Uyanmamaya duamla sızacağım
Sığınacağım teslim ettiğin
Sensiz uzak günüme…
Gülleri kıskandır gülümsemenle
Sarhoşum, meczubum belki de
Senin serserin, delinim
Deliliğimsin
Ellerin kimin ellerinde
Kimbilir kaç fersah uzakta nerdesin…
Koklama bir daha Girit güllerini
Yanağına konmasın rengi
Ve tutuşturma sahile çatılan
Hiçbir odun ateşini
Söyleme ruhuma dilbeste sesinle
O sevdiğin şiirimi…
18 Mart 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder