Gül kurularının teri
Yağıyor…
Taze bebeklerin gülüşüne
Kırılıyor ince buzlar
Dökülen göz kapaklarında
Kilitleri kıran ayazlar
Çaresini ilacına değişen
Tüm yatalakların
Ayaklarına düşmüş kuşlar
Kurulan saatler durmuş
Sergenlere dizilmiş
Yaslar…
Çarşaf gibi serilmiş deniz
Üzerinde unutmuş kendini
Saten laci yıldızlı
Bir yorgan gibi
Gökyüzü…
Nöbete durmuş mehtap
Ateşin geleceği sabahlara
Saklamış yalnızları
Kısmet…
Varsa mutlaka
Yoksa asla…
Vuslata yol yürütemez
Çolak niyetler
Bütün saçlarını yol seherin
Tüm pişmanlıklarını as
Eğik askılıklara
Düşsün yinede
Kussun toprak ahlarını
Ve kırılsın hayata tutunan
Kısa tırnakların
El bebek gül bebek
Yanlarını yamalarla kapat
Yol yaralarının kabuklarını
Ve seğirt bir ufkun
İliştirilmiş umutlarına…
5 Şubat 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder